Saturday, 16 November 2013

Hem Kutsal Hem Lanetli: Kedi (Türkçe alt yazılı)

Posted by Gül at 11/16/2013 0 comments
Geçtiğimiz günlerde izlediğim Almanca bir programa çeviri hazırlayıp sizinle paylaşmak istedim. Kedilerle ilgili şekilde belgesel tarzı Türkçe programlar pek bulunmuyor. Kültürel, tarihsel ve bilimsel açıdan kedilerle ilgili birçok bilgi içeren, kendinizden ve kedilerinizden bir şeyler bulabileceğiniz bir program olduğunu düşünüyorum, keyifli seyirler

Wednesday, 13 November 2013

Kedilerde Gıda Alerjileri

Posted by Gül at 11/13/2013 9 comments
Güzel  kedilerimiz bazen hazır mamalara karşı alerji ya da 'gıda intoleransı' oluşturabilir. Geçtiğimiz yıl Kiki'nin alerjileriyle uğraşırken aynı sıkıntıları yaşayan başka kedi sahipleriyle de  çokça karşılaştığımdan, kedilerde oluşan alerjik reaksyonlarla ilgili makalelerin de yardımıyla bu konuda bir yazı yazmak istedim.
Kedilerde genellikle gıda alerjilerine neden olan hazır mama malzemeleri  tavuk, balik ve mısırdır ama bunların yanında tahıl ve süt ürünlerinin de alerjik reaksyonlara neden olduğu bilirinir. Fakat kedi düzenli olarak tükettiği herhangi bir proteine de alerjik reaksyon gösterebilir, bazı alerjiler de zamanla gelişir.

Gıda Alerjilerinin Semptomları
Gıda alerjileri, aşırı kaşıntı, kendini çok fazla temizleme ihtiyacı hissetme, belirli bölgelerde kızarıklık ve bu durumların neden olduğu bölgesel tüy kayıplarının yanında mide-bağırsak sorunları, yani kusma. ishal gibi belirtilerle de kendini gösterebilir.

Alerjen Tesipiti
Ülkemizde maalesef alerji testi  konusunda veterinerler fazla yardımcı olamıyor. Kuru mama satma stratejileri nedeniyle de alerjiden şüphelendikleri kedilere hemen pahalı markaların hipoalerjenik mamalarını veriyorlar. Fakat yurt dışında bu yöntemin yanında bir de kedinin henüz hiç tüketmemiş olduğu bir proteinle besleme yöntemi de gayet yaygın.

Hipoalerjenik Mamalar
Premium’ olarak bildiğimiz markaların hipoalerjenik mamalarını veterinerlerden temin edebiliyoruz. Bu mamalar hidralize proteinlerden üretilmektedir, tavuk gibi bilindik bir protein kaynağını kullanırlar fakat protein bağışıklık sistemini koruyabilmesi için çok küçük molleküllere ayrıştırılmıştır. Bu açıdan çok fazla işlemden geçmiş olan bu mamaların ülkemizde konserve şeklinde satılanı da bildiğim kadarıyla bulunmamakta, ayrıca bolca yan ürün ve doldurucu içerirler.

Yeni Protein İle Besleme
Bu beslenme şeklinde kedinize daha önce yemediği bir hayvanın etinden üretilmiş mamayı ya da kendinizin  ete ulaşma şansı varsa, etin kendisini yediriyorsunuz. Hazır mama şeklinde verilecekse, çok egzotik et çeşitlerinden üretilen mamalar ülkemizde pek bulunmadığından, protein kaynağı tavşan ya da ördek olan bir mamayı deneyebilirsiniz, bu pek tabi yaş mama da olabilir. Yurt dışında yaşıyorsanız, kanguru, sülün, at eti gibi protein kaynağı kullanan mamalara ulaşıp bunları denemeniz de mümkün olabilir.
Bu iki yöntemi de sonuç alabilmek için 12 hafta boyunca denemeniz gerekir, bu sürede kesinlikle ödül mamaları, başka besin maddeleri vs. verilmemelidir. Ancak bu şekilde alerjinin mama kaynaklı olup olmadığını anlayabilirsiniz. Beslenme içeriği vitamin takviyelerini gerektiriyorsa, kullanacağınız vitaminin de tavuk/et aromalı olmamasına dikkat etmelisiniz zira kediler için üretilen vitaminler genelde aromalı oluyor.
Gıda kaynakli bir alerjinin söz konusu olup olmadığını anlamanız 4-6 hafta arası bir zaman alacaktır. Çoğu kedi de bu süre içerisinde alerjik reaksyonlar azalarak yok olur. Yine de bu beslenmeye 12 hafta dolana kadar devam etmeniz gerekir. Sonuç başarılı olursa 12 hafta sonra tekrar eski beslenme şekline dönmelisiniz şayet semtomlar tekrar ortaya çıkıyorsa gıda kaynaklı alerji kesin bir şekilde tespit edilmiş olunur.
Yapılan araştırmalar sonucunda bazı kedilerin de hazır mamadan çiğ beslenmeye geçmeleriyle alerjık şikayetlerinin ortadan kalktığı tespit edilmiş. Muhtemelen bu vakalarda alerji kaynağı hazır mamalardaki tahıllar ya da katkı maddeleriyidi.

Kiki’nin Alerjileri
Kiki bana geldikten kısa bir süre sonra ilk alerji belirtilerini göstermeye başladı. Patilerinin altındaki top kısımlar kuruyup çatlıyordu, çatlayan kısımlar, kanamalı yaralara dönüşüyordu. Gösterdiğim veterinerler de ‘vazelin/bepanten sür’ tavsiyelerinden başka bir şekilde yardımcı olmuyordu.
4 patisi de şu şekilde görünüyordu, çok koştuğu zamanlarda özellikle arka patileri etrafta iz bırakacak şekilde kanıyordu

Bu durum gittikçe içime dert olmaya başlamıştı, internette konuyla ilgili türkçe kaynak bulamadım ama yabancı kaynaklarda patilerin bu hale gelmesinin vücudun birşeylere karşı verdiği alerjik bir tepki olduğunu öğrendim. Önce WC kumunu değiştirdik, parfümlü topaklanan kumdan çam peleti kumuna geçtik fakat bir değişiklik olmadı. Vakaların bir kısmının tahıllı mamaları kesince düzeldiğine dair araştırma sonuçları buldum. O dönemler tanıştığım ve şuan ki veterinerimiz de tahılsız mamaları denememi önerince, Orijen marka mamayı kullanmaya başladık ve Kiki’nin patileri yavaş yavaş düzelmeye başladı. 1 seneden fazla çare bulamadığım bu durumdan sonunda Kiki’yi kurtarabilmiştik. J
Artık böyle sağlıklı patileri var



Patileri toparladık derken, 3 ay kadar sonra Kiki sağ gözünün etrafını kaşımaya başladı. Önceleri minik bir kızarıklık oluştu, Ponyo ile boğuşurken yapmış olacağını düşündüğümden üstünde durmadım. Fakat ilerleyen günlerde küçük kızarıklık yaraya dönüştü ve Kiki’yi  günde 4-5 kere arka patisiyle baya da sert bir şekilde gözünün etrafını kaşırken yakaldım. Tabi yine veterinere düştü yolumuz, önce mantardan şüphelendik, kremler kullanıldı, mantar aşıları oldu ama gerçek anlamda bir iyileşme olmadı. Artık kaşımasın diye yakalık takıyorduk ve enfeksyonlardan korumak için batikon sürüyorduk.



Veteriner tavsiyesiyle hipoalerjenik mama vermeye başladım, Hill’s z/d, Proplan Derma ve Royal Canin’in hipoalerjenik kediler için olan mamasını denedik. Sadece Hill’s z/d kullandığımız sürede bir düzelme olur gibi oldu ama bir süre sonra yine durum kötüleşti. Bu dönemde yine yabancı kaynaklardan öğrendiğim bir yöntemi denedim.
Bütün kuru mamalarda oluşan akar parazitlerinin alerjiye yatkın kedilerde zamanla kafa bölgesinde alerjik reaksyonlara neden olduğuna dair bilgilere ulaştım. Bu akarları yok etmenin yolu ise kuru mamayı derin dondurucuda bekletmekmiş. Tam kortizon iğnelerini deneyelim derken önce bir bu yöntemi deneyeyim dedim ve porsyonlar halinde torbaladığım kuru mamaları derin dondurucuda 1 hafta beklettikten sonra Kiki’ye vermeye başladım ve yaklaşık bir ay sonra Kiki’nin göz etrafı tamamen iyileşti J 1 yıldan uzun bir süre sadece derin dondurucuda beklemiş mamaları yedi. Geçtiğimiz aylarda yine dondurmadan mama vermeye başladım, ilk günlerde tekrar gözünü tekrar kaşımaya başladı ama 1 hafta kadar sonra kaşımayı kesti ve oluşan hafif kızarıklıkta iyileşti.
Uzun bir yazı oldu ama bu konularla ilgili Türkçe neredeyse hiçbir bilgi yok bu açıdan hem genel bilgileri hem de başımızdan geçenleri paylaşarak  kedi sahibi dostlara geniş kapsamlı bilgiler sunmak istedim. Umarım yardımcı olabilmişimdir.

Patili dostlarınızla mutlu ve sağlıklı günler geçirmeniz dileğiyle…    

Baştaki genel bilgiler için kullandığım kaynak:

Thursday, 26 September 2013

KEDİ NEZLESİ

Posted by Gül at 9/26/2013 3 comments
Son bir aydır Ponyo'nun göz enfeksyonuyla uğraşıyorum, 2 senedir bu dönemlerde herpesi tekrarlıyor ve gözü kısılmaya başlıyor. Önce sol gözünde oldu, 1 hafta göz pomadı kullandık geçti, sonra diğerinde oldu o da 4-5 gün sonra düzeldi, tabi yine pomadı düzenli olarak kullandık. Ayrıca vitamin takviyesi de yaptım bu dönemde. Geçtiğimiz aylarda yabancı kaynaklardan çevirdiğim 'Kedi Nezlesi' yazımı paylaşayım dedim malum Ponyo'nun göz problemleri de bebekliğinde geçirdiği kedi nezlesinden yadigar. Uzun zamandır da paylaşım yapmıyordum umarım faydalanabileceğiniz bilgileri derlemişimdir. 

Bu yazıda kimi zaman basit bir tedaviyle geçen kimi zaman ise kedilerimize uzun uzun çektiren hatta sokak yavruları için hayati risk sayılan kedi nezlesinden bahsedeceğim. Kedi nezlesine yani kedilerde solunum yolu enfeksiyonlarına neden olan başlıca iki virüs vardır. Virüslerin isimleri ve yarattıkları semptomları kısaca özetlemek gerekirse:

Kedi Herpes Virüsü (Feline Herpes Virus/FeHV-1)
Kedi nezlesi vakalarında en çok rastlana viral enfeksiyondur. Kedilerin Baş bölgesindeki mukozaları hedef alır. Sadece kediler arası bulaşan herpes virüsünün başka türden bir hayvana ya da insana bulaşması mümkün değildir. Virüs kedi dışında 24 saat kadar yaşayabilir, kediden kediye doğrudan ya da burun akıntısı gibi sıvıların başka bir kaynaktan değmesiyle bulaşabilir. Bulaştıktan 2-3 gün sonra kedide semptomlar ortaya çıkar, bunlar genelde gözde ve burunda yoğun akıntı ve enfeksiyon şeklide seyreder. Gözlerde oluşan iltihap tedavi edilmezse körlüğe yol açabilir. Ayrıca enfekte olmuş kedinin dilinde ve burnunda yaralar oluşturabilir. Oluşan enfeksiyon yüzünden yüksek ateş, halsizlik ve iştahsızlık gözlemlenir. Yavru kedilerde zatürreye de neden olduğundan ölümcül sonuçlar doğurabilir. Hamile kedilerde düşüklere yol açabilir. Enfeksiyonu atlatan kedilerin %80’i hayatları boyunca taşıyıcı olarak kalırlar.

Kedi Calici Virüsü (Feline Calicivirus FCV)

Calici virüsü de Herpes gibi doğrudan temas ya da vücut atıkları kanalıyla sadece kediler arası bulaşır. Enfeksiyon 2 aşamalı seyreder. Virüs bulaştıktan sonra üst solumun yollarındaki mukozalara ve dokulara yerleşir. Hastalığın 4. ile 7. günü arasında kedinin kanına karışarak tüm vücuduna yayılır. Virüs, bu aşamada dil dokusu ve akciğerleri hedef aldığından ciddi hasarlar verebilir. İltihaplı göz-burun akıntısı, yüksek ateş ve aşırı halsizlik bu aşamada belirginleşir. Akciğerlere yayılması, ikincil bakteriyel enfeksiyonlar oluşturup zatürreye yol açabilir. Bu durumda ölüm riski %30 oranında artar. Fakat hastalığın en tipik seyri 2. Aşamada damakta ve dilde oluşturduğu ülserler yani yaralardır. Enfekte hamile kedilerde düşük yapma riski yüksektir. Calici virüsü ile enfekte olmuş kediler hastalığı atlatsalar da ömürleri boyunca virüsün taşıyıcıları olurlar.


Tanı:
Benzer semptomlara neden olan bakteriyel enfeksiyonlarda olduğundan, kedi nezlesine neden olan etkeni belirlemek gerekebilir. Kan tahlilleri, akıntı örneği tahlili ya da ekim yöntemi ile kesin tanı konulabilir.

Tedavi:
Viral enfeksiyonlarda, öncelikle ikincil bakteriyel enfeksiyonlardan koruma amaçlı antibiyotik uygulanır. Kedinin virüsün kendisini yenebilmesi için de bağışıklık güçlendirici (Interferon) iğneler yapılır. Viral hastalıklar sadece bağışıklık sisteminin güçlenip, baskılamasıyla atlatılabildiğinden bağışıklık güçlendiriciler ve vitamin takviyeleri tedavi aşamasında mutlaka uygulanmalıdır.

Henüz enfekte olmamış kedinizi bu viral üst solunum yolu enfeksiyonlarından korumanın en etkili yolu düzenli olarak karma aşılarını yaptırmanızdan geçer. 
 

Gül in Kittiesland Copyright © 2012 Design by Antonia Sundrani Vinte e poucos