Bu kılavuzu Kiki'yi ilk sahiplendiğim dönemlerde, ingilizce sayfalarda kedilerle ilgili bilgiler araştırırken bulmuştum. Özellikle İngilizce biliyorsanız kılavuzda enteresan ve faydalı bilgiler bulabilirsiniz. Tabi ki gerçekte kedilerin renkleri ve desenleri görsellerden biraz daha farklı görünüyor bununla ilgili bir uyarı da yapmışlar. Renk ve desenlerin bir kısmı sadece doğal üreme ile ortaya çıkabilirken bir kısmı da yalnızca cins yetiştirmeciliği ile elde edilebiliyor.
Anlamadığınız ve merak ettiğiniz kısımları olursa yardımcı olmaya çalışırım...
Resim blog sayfasına yüklenince küçülmüş, orjinal halini aşağıdaki linkten görebilirsiniz...
http://img96.imageshack.us/img96/6526/catstut6.jpg
Monday, 26 November 2012
Sunday, 18 November 2012
İkinci Kedi: Eyvah! Evdeki Kedim Canavara Dönüştü!
Tek kedim yalnız kalmasın diye ikinci bir kedi edindiniz, oh ne güzel evin divası/paşası artık yalnız kalmayacak, kendi türünden bir dostu olacak, mutlu mesut yaşayıp gideceğiz diye hayaller kurdunuz ama yeni arkadaş eve gelir gelmez, o evin divası/paşası olan arkadaş karakter değiştirdi, tıslamalar ve pençe darbeleriyle karşıladı sizi, yeni kediye de her türlü eziyeti yapmaya hazır, araya girmeseniz gözünü oyar kafasını koparır di mi? >.<
Sizde ben nerde yanlış yaptım diye çaresizce savaş ortamına dönen evinizde dört dönüyorsunuz, 'ne yapsam yeni kediyi?' sorusu beyninizi kemiriyor...
Öncelikle sakin olun ve kedileri bir ayırın, 2. bir kedi edinildiğinde yapılan en büyük hata yeni kediyi hemen eski kediye göstermektir. Yeni kediyi evdeki elemana göstermeden güvenli bir odaya alın ve ilk kedinizin buraya girmesine bir müddet izin vermeyin. Aylarca belki de yıllarca evde hakimiyetini sürmüş bir kedi kolay kolay tahtını paylaşmak zorunda kalacağı yeni bir arkadaşı kabul etmeyecektir, ilt etapta kokusu bile çıldırmasına yeter, siz de bir süre kokusuyla yetinmesini sağlayin. Minimum 1 hafta sonra yeni kediyi evin diğer ortamlarına, paşa/diva şahsiyeti de yeni kedinin durduğu odaya sokun, etrafı koklayıp delirmelerine müsade edin ama bu işlem gerçekleşirken hala birbirilerini göremiyor olmaları lazım... bu durumu ilereyen günlerde düzenli olarak tekrarlayın, 1 hafta kadar da bu şekilde gitmesini tavsiye ediyorum. Bu arada mümkünse spor/temizlik gibi terleten aktiviteler yaparken giydiğiniz yıkanmamış bir kıyafetle (t-shirt ideal) önce ilk kediyi sonra yeni vatandaşı ovalayın, bunu da bir araya getirene kadar hergün tekrarlayın. Ve kıvama geldiklerini düşündüğünüz bir gün, ki bu en az 2 hafta sonra olur, kedileri bir araya getirin. Tabi ki önce evin hakimi yeni geleni biraz pataklayacak, çok fazla araya girmeyin, dayağı siz yersiniz! Bırakın onlar aralarında halletsin, yeni gelen bir süre dirense de evin ilk sahibine boyun eğmek zorunda kalacak ve beraber yaşamayı öğrenecekler... bu süreçte size düşen görev bol bol sabretmek, Allah sabır versin :)
Tabi bütün bu sorunları engellemenin en kolay yolu baştan 2 kedi birden edinmektir özellikle 2 yavru kedi alırsanız beraber büyüyüp, sosyalleşecek ve bu şekilde abartılı tepkiler vermeyeceklerdir!
2. kediyi edinirken dikkat edilmesi gerekenler:
-ikincikediyi planlı programlı alıyorsanız, evdeki kedinizle aynı cinsiyetten olmasını sağlayın
- iki kedinin de kısır olması sorunların büyük bir kısmını kendiliğinden halledecektir bunu unutmayın
- yetişkin bir kedinin yanına yavru bir kedi getirmeyin, kendi yaşında ya da birkaç ay küçük bir kedi olsun zira 1 yaşını geçmiş karakteri oturmuş bir kediyi, benimle oyun oyna diye etrafında tepinen bir yavru fena halde sinir eder
- sahiplenecekseniz, karakteri hakkında eski sahibinden bilgi alın, evdeki çok dominant bir kediyse sakin yapılı ama kendini koruyacak kadar özgüveni olan bir kedi edinin
- sokaktan yavru bir kedi buldunuz, başka yuva şansı yok evdeki yetişkinin yanına gelecek; evdeki agresif tavırları olan bir kediyse en ay 4-5 aylık olana kadar ayrı tutun
İmkanınız varsa yurt dışından Feliway isimli ürünü getirtebilirsiniz, bu süreçte çok faydalı olduğunu sıkça yabancı sitelerde ve forumlarda okuyorum...
Sizde ben nerde yanlış yaptım diye çaresizce savaş ortamına dönen evinizde dört dönüyorsunuz, 'ne yapsam yeni kediyi?' sorusu beyninizi kemiriyor...
Öncelikle sakin olun ve kedileri bir ayırın, 2. bir kedi edinildiğinde yapılan en büyük hata yeni kediyi hemen eski kediye göstermektir. Yeni kediyi evdeki elemana göstermeden güvenli bir odaya alın ve ilk kedinizin buraya girmesine bir müddet izin vermeyin. Aylarca belki de yıllarca evde hakimiyetini sürmüş bir kedi kolay kolay tahtını paylaşmak zorunda kalacağı yeni bir arkadaşı kabul etmeyecektir, ilt etapta kokusu bile çıldırmasına yeter, siz de bir süre kokusuyla yetinmesini sağlayin. Minimum 1 hafta sonra yeni kediyi evin diğer ortamlarına, paşa/diva şahsiyeti de yeni kedinin durduğu odaya sokun, etrafı koklayıp delirmelerine müsade edin ama bu işlem gerçekleşirken hala birbirilerini göremiyor olmaları lazım... bu durumu ilereyen günlerde düzenli olarak tekrarlayın, 1 hafta kadar da bu şekilde gitmesini tavsiye ediyorum. Bu arada mümkünse spor/temizlik gibi terleten aktiviteler yaparken giydiğiniz yıkanmamış bir kıyafetle (t-shirt ideal) önce ilk kediyi sonra yeni vatandaşı ovalayın, bunu da bir araya getirene kadar hergün tekrarlayın. Ve kıvama geldiklerini düşündüğünüz bir gün, ki bu en az 2 hafta sonra olur, kedileri bir araya getirin. Tabi ki önce evin hakimi yeni geleni biraz pataklayacak, çok fazla araya girmeyin, dayağı siz yersiniz! Bırakın onlar aralarında halletsin, yeni gelen bir süre dirense de evin ilk sahibine boyun eğmek zorunda kalacak ve beraber yaşamayı öğrenecekler... bu süreçte size düşen görev bol bol sabretmek, Allah sabır versin :)
Tabi bütün bu sorunları engellemenin en kolay yolu baştan 2 kedi birden edinmektir özellikle 2 yavru kedi alırsanız beraber büyüyüp, sosyalleşecek ve bu şekilde abartılı tepkiler vermeyeceklerdir!
2. kediyi edinirken dikkat edilmesi gerekenler:
-ikincikediyi planlı programlı alıyorsanız, evdeki kedinizle aynı cinsiyetten olmasını sağlayın
- iki kedinin de kısır olması sorunların büyük bir kısmını kendiliğinden halledecektir bunu unutmayın
- yetişkin bir kedinin yanına yavru bir kedi getirmeyin, kendi yaşında ya da birkaç ay küçük bir kedi olsun zira 1 yaşını geçmiş karakteri oturmuş bir kediyi, benimle oyun oyna diye etrafında tepinen bir yavru fena halde sinir eder
- sahiplenecekseniz, karakteri hakkında eski sahibinden bilgi alın, evdeki çok dominant bir kediyse sakin yapılı ama kendini koruyacak kadar özgüveni olan bir kedi edinin
- sokaktan yavru bir kedi buldunuz, başka yuva şansı yok evdeki yetişkinin yanına gelecek; evdeki agresif tavırları olan bir kediyse en ay 4-5 aylık olana kadar ayrı tutun
İmkanınız varsa yurt dışından Feliway isimli ürünü getirtebilirsiniz, bu süreçte çok faydalı olduğunu sıkça yabancı sitelerde ve forumlarda okuyorum...
Thursday, 15 November 2012
Çok fena kazıklanıyoruz!
2 gündür Almanya'dayım kızlar İstanbul'da anneme emanet, bugün market alışverişini yaparken şöyle bir kedi mamaları reyonlarındaki fiyatlara göz gezdirdim...
24 adet 100 gr'lık Whiskas yaş mama 8.49 € şaka gibi değil mi? Aşağı yukarı 19.50 TL yapıyor, Türkiye'de 85gr'lık paketler tanesi minimum 2 TL'den satılıyor, sadece veterinerlerin sattığı Purina Gourmet mamalar da yine tanesi 0.45€ olarak market reyonlarında yerini almış...
Kitekat mamalarda ise özel indirim vardı, 12 adet 100gr'lık yaş mamalardan oluşan paket 2.49 € denemek için bizim kızlara 12lik Kitekat'tan bir paket alıverdim bakalım beğenecekler mi...
24 adet 100 gr'lık Whiskas yaş mama 8.49 € şaka gibi değil mi? Aşağı yukarı 19.50 TL yapıyor, Türkiye'de 85gr'lık paketler tanesi minimum 2 TL'den satılıyor, sadece veterinerlerin sattığı Purina Gourmet mamalar da yine tanesi 0.45€ olarak market reyonlarında yerini almış...
Kitekat mamalarda ise özel indirim vardı, 12 adet 100gr'lık yaş mamalardan oluşan paket 2.49 € denemek için bizim kızlara 12lik Kitekat'tan bir paket alıverdim bakalım beğenecekler mi...
Categories
almanya,
gourmet gold,
Kedi,
kitekat,
real fiyatlar,
whiskas,
yaş mama
Evcil Hayvanları Yurtdışına Çıkarmak
Evcil hayvan sahipleri iyi bilirler, kedimizi, köpeğimizi bırakacak güvenilir bir yer bulamazsak uzun soluklu yurtdışı yolculuklarından kaçınırız, nasıl olsa götüremem, yolda alırlar, ya da kaybolur diye korkulara kapılırız, halbuki bazı prosedürleri zamanında yerine getirirsek en azından çoğu avrupa ülkesine ve amerikaya evcillerimizi sorunsuz götürebiliyoruz. Özellikle yurt dışına yerleşmeyi planlayan arkadaşların ihmal etmeden 6 ay önce gidecekleri ülkenin evcil girişi için neler istediğini araştırmalarını öneririm.
Ülkelerin evcil girişi için istediği prosedürler:
AB ülkeleri (01.01.2012 itibariyle İngiltere de dahil) ve ABD:
Öncelikle evcil hayvanınıza chip taktırmak zorundasınız çünkü bütün işlemler takılan chipin numarası üzerinden yapılacak. Kuduz aşısından en erken 1 ay sonra yapılacak kuduz titrasyon testinin sonucu 0,5 IU/ml ve üstü bir değer çıkarsa, kuduz aşısı tutmuş kabul edilir ve test tarihinden 3 ay sonra evcil hayvanınızı bu ülkelere sokabilirsiniz.
Kedilerimi Almanya'ya götürme durumum olduğu için testlerini yaptrıdım, belgelerimiz hazır, titrasyon testi sadece Ankara'da bulunan T.C. Gıda Tarım ve Hayvancılık bakanlığına bağlı Etlik Veteriner Kontrol Merkez Araştırma Enstitüsünün Laboratuvarında yapılabiliyor, numuneleri yollamadan önce evcil başına 100 TL kadar bir para yatırıyorsunuz ve testler sadece salı günleri yapılıyor. Bundan dolayı kan alımının pazartesi yapılması daha avantajlı oluyor, sonuçlar benim elime 1 haftada geçti. Bu işlemlerden sonra yurt dışına çıkışınızdan en erken 1 hafta önce bağlı bulunduğunuz belediye veterinerinden hayvanınızın sağlıklı olduğuna dair bir rapor alıyorsunuz.
Tabi önceden ucacağınız uçak şirketiyle de görüşüp evcilinizle uçacağınızı bildirmeniz gerekiyor. Almanya'ya uçuşları arastırdım; Sunexpress, Condor ve Airberlin şirketlerinin hayvan dostu, sorun yaratmayan şirketler olduğunu duydum, bunu da aklınızda bulundurun ;)
Ülkelerin evcil girişi için istediği prosedürler:
AB ülkeleri (01.01.2012 itibariyle İngiltere de dahil) ve ABD:
Öncelikle evcil hayvanınıza chip taktırmak zorundasınız çünkü bütün işlemler takılan chipin numarası üzerinden yapılacak. Kuduz aşısından en erken 1 ay sonra yapılacak kuduz titrasyon testinin sonucu 0,5 IU/ml ve üstü bir değer çıkarsa, kuduz aşısı tutmuş kabul edilir ve test tarihinden 3 ay sonra evcil hayvanınızı bu ülkelere sokabilirsiniz.
Kedilerimi Almanya'ya götürme durumum olduğu için testlerini yaptrıdım, belgelerimiz hazır, titrasyon testi sadece Ankara'da bulunan T.C. Gıda Tarım ve Hayvancılık bakanlığına bağlı Etlik Veteriner Kontrol Merkez Araştırma Enstitüsünün Laboratuvarında yapılabiliyor, numuneleri yollamadan önce evcil başına 100 TL kadar bir para yatırıyorsunuz ve testler sadece salı günleri yapılıyor. Bundan dolayı kan alımının pazartesi yapılması daha avantajlı oluyor, sonuçlar benim elime 1 haftada geçti. Bu işlemlerden sonra yurt dışına çıkışınızdan en erken 1 hafta önce bağlı bulunduğunuz belediye veterinerinden hayvanınızın sağlıklı olduğuna dair bir rapor alıyorsunuz.
Tabi önceden ucacağınız uçak şirketiyle de görüşüp evcilinizle uçacağınızı bildirmeniz gerekiyor. Almanya'ya uçuşları arastırdım; Sunexpress, Condor ve Airberlin şirketlerinin hayvan dostu, sorun yaratmayan şirketler olduğunu duydum, bunu da aklınızda bulundurun ;)
Categories
Amerika,
Avrupa,
chip,
çip,
evcil yurtdışına çıkarmak,
Kedi,
Köpek,
kuduz titrasyon,
seyahat,
yurtdışı
Sunday, 11 November 2012
Herşey nasıl başladı?
Evet ilk etapta yanıtlanması gereken soru, herşey nasıl başladı? Ne oldu da Gül bir kedi edinmeye, kedi-insan arasındaki o özel bağı kurmaya karar verdi?
Açıkçası çocukluğunda ve hatta geçliğinin ilk yıllarında muhabbet kuşu beslemiş biri olarak kedilerden pek hoşlanmazdım, hele birde tatil için halama emanet ettiğim muhabbet kuşumu bir kedinin yediğini öğrendiğimde, üzüntüyle kedilerden nefret etmeye başlamıştım. Ta ki, 2010 senesinin Eylül ayında bir tanıdığın sorun oluyor diye barınağa bırakmayı planladığı kara burunlu, kedi kızı görene kadar. "Evde küçük çocuk olduğu için sorun oluyor barınağa gitmesin sen al" dediler, bunun üzerine o kara burunluyu ani bir kararla sahiplendim ve adını Hayao Miyazaki'nin animasyon filmi "Kiki's Delivery Service"den esinlenerek Kiki koyuverdim :).
İşte Kiki'nin evimdeki ilk günlerinden bir kare:
Kiki sayesinde kedilerin çılgın dünyasına adım atmış bulundum, tabi kedi beslemeye başlayınca sokak kedilerine karşı da bir hassasiyet oluştu. Ve 30 Ağustos 2011 günü karşıma çok kötü durumda olan tortoiseshell desenli bir minik çıktı, bütün tortiler gibi o da çirkin :p ve dişiydi, 6-7 haftalıktı, gözlerinde ilerlemiş herpes enfeksyonu vardı ve göremediği için akan trafiğe doğru ilerliyordu. Tabi onu öyle ölüme terkedemedim, hemen kucağıma alıp apartman bahçesine getirdim, güzel bir yaş mama ziyafetinden sonra boxında dinlenmeye çekildi, ertesi gün veterinere gittik tedavileri başladı, iltihaplı gözleri hızla açıldı. Ve başka bir miyazaki filminden esinlenerek adını Ponyo koyduk. Bir süre sonra Kiki ile bir araya getirmek farz oldu ama Kiki aylarca Ponyo'yu kabul etmedi. Aşıları yapıldı, kısırlaştırıldı... çok sakin ve sevgi dolu bir kedi olduğundan, büyümesine rağmen Kiki'den dayak yemeye devam etti, 6 ay boyunca, ona daha huzurlu bir yuva aradım, sahiplenecek kişiye mama yardımı yapmayı bile teklif ettim ama bir kişi bile aramadı...
Ponyo arada bir hala Kiki'nin patilerinden nasibini alıyor ama artık aynı evi paylaşmayı öğrendiler...
Ponyo'nun ilk günleri:
ve güncel halleri:
Açıkçası çocukluğunda ve hatta geçliğinin ilk yıllarında muhabbet kuşu beslemiş biri olarak kedilerden pek hoşlanmazdım, hele birde tatil için halama emanet ettiğim muhabbet kuşumu bir kedinin yediğini öğrendiğimde, üzüntüyle kedilerden nefret etmeye başlamıştım. Ta ki, 2010 senesinin Eylül ayında bir tanıdığın sorun oluyor diye barınağa bırakmayı planladığı kara burunlu, kedi kızı görene kadar. "Evde küçük çocuk olduğu için sorun oluyor barınağa gitmesin sen al" dediler, bunun üzerine o kara burunluyu ani bir kararla sahiplendim ve adını Hayao Miyazaki'nin animasyon filmi "Kiki's Delivery Service"den esinlenerek Kiki koyuverdim :).
İşte Kiki'nin evimdeki ilk günlerinden bir kare:
Kiki sayesinde kedilerin çılgın dünyasına adım atmış bulundum, tabi kedi beslemeye başlayınca sokak kedilerine karşı da bir hassasiyet oluştu. Ve 30 Ağustos 2011 günü karşıma çok kötü durumda olan tortoiseshell desenli bir minik çıktı, bütün tortiler gibi o da çirkin :p ve dişiydi, 6-7 haftalıktı, gözlerinde ilerlemiş herpes enfeksyonu vardı ve göremediği için akan trafiğe doğru ilerliyordu. Tabi onu öyle ölüme terkedemedim, hemen kucağıma alıp apartman bahçesine getirdim, güzel bir yaş mama ziyafetinden sonra boxında dinlenmeye çekildi, ertesi gün veterinere gittik tedavileri başladı, iltihaplı gözleri hızla açıldı. Ve başka bir miyazaki filminden esinlenerek adını Ponyo koyduk. Bir süre sonra Kiki ile bir araya getirmek farz oldu ama Kiki aylarca Ponyo'yu kabul etmedi. Aşıları yapıldı, kısırlaştırıldı... çok sakin ve sevgi dolu bir kedi olduğundan, büyümesine rağmen Kiki'den dayak yemeye devam etti, 6 ay boyunca, ona daha huzurlu bir yuva aradım, sahiplenecek kişiye mama yardımı yapmayı bile teklif ettim ama bir kişi bile aramadı...
Ponyo arada bir hala Kiki'nin patilerinden nasibini alıyor ama artık aynı evi paylaşmayı öğrendiler...
Ponyo'nun ilk günleri:
ve güncel halleri:
Categories
Cat,
Katze,
Kedi,
kedi sağlığı,
kedi sahiplenme
Subscribe to:
Posts (Atom)